Bakırköy Adliyesi’ndeki 21. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nda “Yenidoğan Çetesi” davasının duruşması gerçekleştiriliyor. Duruşmaya mağdur ve müştekilerin yanı sıra tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katılım gösterdi. İddianamede 19 özel hastane yer almakta ve sanıklar hakkında toplamda 17 bin yıl hapis cezası talep ediliyor. Aralarında Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de bulunduğu 22 tutuklu sanık ile 15 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşma, tutuklu sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök’ün savunmasıyla başladı.
“Fırat Sarı’nın hemşiresiydim”
Tutuklu sanık Hasan Basri Gök, mahkeme başkanının kendisine yönelttiği “Hakkında sahtecilik ve suç örgütü üyeliği suçlamalarından davanın var. Savunmanı yapacak mısın?” sorusuna yanıt verdi. Gök, “Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve suç örgütüne katılma suçlamaları ile ilgili olarak savcılıkta ifade verdim. Tekrar anlatmaya gerek yok, bildiğim şeyler var. İş yerinde uygulanan bazı işlemler hakkındaki bilgileri sundum” şeklinde konuştu. Ayrıca, Fırat Sarı’nın hemşiresi olarak bir yıl çalıştığını ifade etti.
“Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı”
Gök, sevklerin 112 acil servisi bilgilendirilmeden yapıldığını, bunun sonucunda doktorların para kazandığını belirtti. “Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat ise yöneticiydi. Hasta üzerinden kullanıma sunulan ilaç ve gazlar hakkında ise, başında Fırat Sarı’nın talimatları ve organizasyonu bulundu” diye ekledi. Gök, ailelerden alınan paraların hastaneye verildiğini ve Fırat Sarı’nın kendi komisyonunu bu süreçte aldığını da aktardı.
“İlaç satışından 40 bin lira kazandık”
Gök, sözlerine devamla, “Yatışlar için sahte epikriz raporu yazılması gerektiğini hatırlamıyorum. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Hastanedeki ilaçları Doğukan ile birlikte satıyorduk ve bunların satışından 40 bin lira kazanmıştık.” şeklinde ifade etti. Gök, hastane yönetiminin bu işlemlerden haberdar olduğunu da belirtti.
“112 bunu fark etmiyordu çünkü sistem üzerinden ayarlıyorlardı”
Devamında, “Anne ile yapılan iletişimler sırasında dikkat çekmemek adına bazı durumları farklı gösterdik. İlaçların kaybı ve bebeklerin durumları hakkında yalan beyanda bulunmak gerekiyordu” diye konuştu. Gök, “112 acil servisi bu durumu fark etmiyordu zira işlemler sistem üzerinden düzenleniyordu” dedi.
“CİMER şikayetini ben yapmıştım”
Duruşmada ayrıca, tutuklu sanıklardan hemşire Deniz Korkmaz’ın savunması alınmaya başlandı. Korkmaz, “Hakkımda yöneltilen suçlamalar somut delillere dayanmıyor. Bu davanın şikayetini CİMER’e ben yapmıştım. Bunu e-Devlet üzerinden de görebilirsiniz; fakat burada tutuklu olan ben oldum” dedi. Mahkeme başkanının, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir” sözünü sorması üzerine Korkmaz, işin komik yanını belirtti.
“Çöpe atılması gereken ilacı sattım”
Korkmaz, ilaç satışına ilişkin sorulara