TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un liderliğinde düzenlenen özel oturuma, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra birçok siyasi parti genel başkanı, milletvekilleri, eski TBMM başkanları ve çeşitli ülkelerin temsilcileri de katılım gösterdi. Açılış konuşmasında Kurtulmuş, “TBMM, sadece temsil gücünü değil, yüzyıllar süren adalet arayışını, onur mücadelesini ve geleceğe dair ortak umutları da barındırmaktadır. 23 Nisan, hem bir başlangıç hem de tarihimizdeki önemli bir diriliş ve dönüm noktasıdır. Bu gün, milletin susturulamayacağını ve işgallere karşı kayıtsız kalamayacağını, yıkılmış bir ülkenin küllerinden yeni bir devletin doğabileceğini ilan eden gündür. 23 Nisan 1920’de faaliyete geçen TBMM, basit bir devlet dairesi ya da sıradan bir siyasi oluşum değildir. O gün kurulan düzen, her daim milletin egemenliğini ilan etme iradesinin tezahürü olmuştur.” dedi.
‘YENİ ANAYASA YAPMA VAKTİ BELİRGİN’]
Meşrutiyetin asıl kaynağının millet olduğunu dile getiren Kurtulmuş, TBMM’nin toplumsal vicdanda birleştirici bir rol üstlendiğini ifade etti. Kurtulmuş, TBMM’nin görevinin anayasal düzene olan inancı güçlendirmek olduğunun altını çizerek, “Günümüzün küresel gelişmeleri ve toplumsal dönüşümleri, benzer bir eşikle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Zaman değişti, toplumun ihtiyaçları ve temsili de çeşitlenmiştir. Bu dönüşüm ışığında mevcut anayasamızın önüne geçen, günümüzün ihtiyaçlarına yanıt veren, sivil, demokrat, özgürlükçü ve kapsayıcı bir anayasa yapma zamanının geldiğine inanıyorum. Anayasalar sadece günümüzü düzenleyen teknik metinler değil, aynı zamanda bir milletin ortak vicdanını, tarihsel birikimini ve gelecekteki vizyonunu içeren toplumsal mutabakat zeminleridir. Bugün, toplumun yönetime katılımının daha şeffaf, kapsayıcı ve çoğulcu bir çerçeveye oturtulması zaruridir. Meclisimizin öncelikli görevlerinden biri, bu zemini yeni bir anayasal uzlaşma ile güçlendirmektir. Yeni anayasa arayışımız, geleceği daha adil, özgürlükçü ve demokrat bir hale getirme amacındadır. Bu süreç, toplumun her kesiminin kendini içinde hissedebileceği, çoğulcu bir milli birlik ruhuyla yürütülmelidir.” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, milletlerin büyüklüğünün, kendi sınırlarının ötesindeki acılara duyarlı olma ile ilgili olduğunu vurgulayarak, “Bugün, Filistin, Doğu Türkistan, Sudan ve Yemen gibi birçok bölgede çocuklar yalnızca haklarından değil, yaşama şansından dahi mahrum kalıyor. Bu coğrafyalarda çocukların varlığının silinmesi, insanlığın ortak vicdanını tehdit ediyor. TBMM bu nedenle farklıdır. Gazi Meclis, yalnızca kendi çocuklarıyla değil, tüm insanlığın çocuklarıyla ilgilenmektedir; çünkü bu Meclis, küresel vicdanın yansıdığı bir yer olarak varlık göstermektedir. Ulusal egemenlik, aynı zamanda barışın teminatıdır.” ifadelerini kullandı.
‘MECLİS’E TARİHİ SORUMLULUKLAR AİT’
Terörün son bulduğu bir Türkiye’nin mümkün olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bunun sağlanması için kararlılıkla çalışmalara devam edeceklerini aktardı. Kurtulmuş, “Bu Meclis’te kardeşliği kalıcı kılacak uygulamaları ve politikaları inşa etmekle yükümlüyüz. Günümüzün küresel belirsizlikleri ve çatışma ortamı, Türkiye’nin terörle mücadelesinin yalnızca bir güvenlik meselesi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Örgütlerin eylemleri, cana olduğu gibi toplumsal dayanışma, adalet inancı ve ortak yaşam iradesine de zarar vermektedir. Bu bağlamda, terörsüz bir Türkiye daha adil, eğitimli, kalkınmış, yüksek refah düzeyine sahip ve adil paylaşıma sahip demektir. Öfkenin yerine dayanışmanın, umutsuzluğun yerine ortak geleceğin egemen olduğu bir Türkiye kurmalıyız. Bu doğrultuda, Meclis’e tarihi sorumluluklar düşmektedir. Milli birliğin ve kardeşliğin hâkim olduğu bir toplum oluşturmak için kapsayıcı, adil ve çoğulcu bir toplumsal düzen inşa etme görevini hepimiz üstlenmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Son olarak, Kurtulmuş, Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı rahatsızlıktan sonra farklı düşüncelere sahip insanların ortak kaygılar etrafında bir araya gelmesinin, toplumsal vicdanın hâlâ canlı olduğunu gösterdiğini ifade etti.
’23 NİSAN, BU TOPRAKLARIN İSTİKLAL HAYKIRIŞIDIR’
Özel oturumda yer alan AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, TBMM’nin 105. yılını kutlamanın gururunu yaşadığını belirterek, “105 yıl önce bu millet, sömürge zincirlerini kırarak, manda ve himaye dayatmalarını reddederek, istikrar ve hürriyet aşkıyla yeniden ayağa kalkmıştır. 23 Nisan 1920, yalnızca bir açılış tarihi değil, iradesini hiçbir güne teslim etmeyen bir milletin yeniden dirilişinin başlangıcıdır. Bu yüce çatı altında bir araya gelen ilk mebuslar, emperyalizme karşı milletin birleşik mücadelesinin temsilcileri olmuşlardır. İşte bu müstesna mekanda görev almanın sorumluluğu oldukça ağırdır, ancak aynı zamanda çok değerlidir. Bugün bizler, onların emanetini taşıyan birer nefer olarak, aynı ruhla, sadakatle ve azimle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çünkü biz bu Meclis’i yalnızca karar alma organı ya da farklı görüşlerin rekabet sahası olarak değil, aynı zamanda bir milletin onuru ve haysiyeti olarak görmekteyiz. 23 Nisan, sadece geçmişin hatırlanması değil, aynı zamanda geleceğin inşası ve bu toprakların istiklal haykırışıdır.” ifadelerine yer verdi.
Güler, ayrıca Gazze ve Filistin başta olmak üzere dünyanın birçok yerindeki acımasız saldırıların tüm insanlığı derinden yaraladığını da sözlerine ekledi.