Britanya Müzesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda, Babil tabletinde Nuh’un Gemisi’nin yeri belirlendi. 3 bin yıllık Imago Mundi tabletini inceleyen bilim insanları, İncil referanslarını kullanarak tabletin arka yüzünde bir yolcunun yolculuk esnasında tanık olduğu olayları ortaya çıkardı. Araştırmacılar, tablet üzerinde yer alan talimatlardan birinde ‘parsiktu’ kadar kalın bir nesneyi görebilmek için yedi fersah yol kat edilmesi gerektiğini tespit etti. Bu ölçümün, Büyük Tufan’dan kurtulmayı simgeleyen bir referans olarak kullanıldığı belirlendi. Ayrıca, Ağrı Dağı’nın, tabletin belirttiği şekilde geminin karaya oturduğu yer olduğuna dair açıklamalar yapıldı. Tablette geminin ölçüleri ise 155 metre uzunluğunda, 26 metre genişliğinde ve 16 metre yüksekliğinde olarak ifade edildi.
AĞRI DAĞI VE DURUPINAR
Londra Britanya Müzesi’nde gerçekleştirilen çözümleme ile ilgili görüşlerini paylaşan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, tufan olayı ve Nuh’un Gemisi’nin karaya oturduğu yer meselesinin uzun zamandır tartışıldığını belirtti. Kutsal kitaplar yanında, tufanın birçok efsanede yer aldığına dikkat çeken Kaya, bu mitlerin Sümer, Babil, Grek, Hint, Britanya’nın Galler Bölgesi, İskandinav ve Çin efsanelerinde de bulunduğuna değindi. Prof. Dr. Kaya, bu bağlamda son çözümlemenin Londra’da yapıldığını ifade etti.
“Kitab-ı Mukaddes’te Ağrı Dağı’nın adı ‘r-r-t’ olarak geçmekte ve ‘Hari Ararat’ biçiminde anılmaktadır. ‘Hari Ararat’, ‘Dağlık Ararat’ anlamına geliyor. Ararat dağları ise popüler kültürde genellikle Ağrı Dağı ile özdeşleşmiştir. Ağrı Dağı, pek çok kişinin zihininde Nuh’un Gemisi ve tufan olayları ile bağdaştırılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de ise ‘Cudi’ ifadesi geçmektedir. Kur’an, geminin Cudi’ye demir attığını belirtmekte, ancak bunu bir dağ olarak tanımlamamaktadır. İslami kaynaklar, bu ifadenin oluşturduğu inanç çerçevesinde geminin Cudi Dağı’nda bulunabileceğini öne sürerken, Hristiyan kaynakları ise Kitab-ı Mukaddes’teki bilgiler doğrultusunda geminin Ağrı Dağı’nda olabileceğini savunmaktadır.”
Prof. Dr. Kaya, bu iki inanç doğrultusunda her iki dağda da çeşitli araştırmalar yapıldığını ifade ederek, 1829 yılında Ağrı Dağı’na ilk tırmanışın gerçekleştirildiğini ve bu tırmanışın Nuh’un Gemisi’nin bulunmasına yönelik bir arayış kapsamında yapıldığını belirtti. Friedrich Parrot ve ekibinin bu tırmanışı gerçekleştirdiğini kaydeden Kaya, Parrot’un elde ettiği bulguları bir kitapta topladığını aktardı. Tırmanışın ardından Batılı bilim insanlarının Ağrı Dağı’na ilgisinin devam ettiğini vurguladı. Ağrı ili sınırları içinde, Nuh’un Gemisi’nin yeri olarak gösterilen bir diğer mevkinin Gürbulak oluğunun güney kesiminde yer alan doğal anıt olduğunu açıkladı. Bu yapının Türkiye-İran transit yoluna 3,5 kilometre uzaklıkta bulunduğu ifade edildi. Kaya’nın açıklamalarına göre, araştırmacılar, bu bölgedeki çalışmalarda Nuh Tufanı sonrası karaya oturan geminin, Nuh’un kayıp kenti Naxuan’ın burada bulunabileceğini öne sürmektedir.
(Fotoğrafta: Prof. Dr. Faruk Kaya)
‘TARTIŞMALAR DEVAM EDECEKTİR’
Telçeker köyü Durupınar bölgesindeki araştırmalardan bahseden Prof. Dr. Kaya, farklı üniversitelerden akademisyenlerle birlikte bölgedeki yerleşme tarihi üzerine