Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Meya Antik Kenti, turizme kazandırılmayı bekliyor.
Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Günbuldu köyünde yer alan Meya Antik Kenti, geçmişi boyunca birçok kültüre ev sahipliği yapmış olan tarihi bir alan olarak dikkat çekiyor. Mağaraları ve tarihi kalıntılarıyla, bu antik kent kültür turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip.
Antik kent, sarp kayalıkların oyulmasıyla oluşturulmuş ve Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak biliniyor. İçerisinde türbe, kale, mezarları, cami, kilise ve ibadethane olarak kullanılan birçok mağara barındırmaktadır. Aşınmış kayaçlarının oluşturduğu doğal şekiller, antik kentin büyüleyici görünümünü tamamlıyor.
Meya Antik Kenti’nin korunması ve jeolojik miras kapsamında ele alınması gerektiğine dikkat çeken Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, bölgedeki arkeolojik kazıların bir an önce başlatılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Kaya, antik kentin bulunduğu alanın tamamen volkanik arazilerden oluştuğunu ifade etti.
Yaklaşık 3,5 milyon yıl önce gerçekleşen hüdavendiyer volkan patlamasının ardından burada oluşan ignimbiritler, antik kent alanındaki kayaların yapısını belirlemiş. Kayaçların insan emeğiyle oyulması sonucu oluşan bu yapıların içerisinde çeşitli yaşam alanları, ibadethaneler ve tapınaklar yer alıyor.
Ancak, doğal aşınma ve yukarıdan düşen kayaların kapanması nedeniyle bazı tarihi kalıntılar görünmez hale gelmiş durumda. Mağaraların tüf ve kalker kayalara oyulmuş olması, onların daha kolay işlenmesini sağlamış. Bu antik kentteki mağaralar aracılığıyla, üç farklı bölgeye geçişin sağlandığı, bunlardan birinin Tokluca Kalesi’ne çıktığı da kaydedilmiştir.
Antik kentin jeopolitik önemi, su kaynakları ve tarımsal alanlarla desteklenmiştir. Meya Deresi, bölgedeki yaşam alanlarını etkileyen önemli bir su kaynağıdır. Aynı zamanda geniş tarım alanları ve hayvancılık faaliyetlerinin de yaşandığı bu alan, tarımsal üretim için elverişli bir yapı sunmaktadır.
Meya Antik Kenti, çeşitli kültürlerin izlerini barındırması sebebiyle ciddi bir turizm potansiyeline sahiptir. İçerdiği Hristiyan, Müslüman ve Urartu kültürlerine ait kalıntılar, bu alanın korunmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ancak, defineciler tarafından tahrip edilen bölgelerin varlığı, tarihi kalıntıların korunmadığı takdirde kaybolma riskiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir.
2.200 metre yükseklikte yer alan Meya Antik Kenti, günümüzde önemli bir gizem taşımakta ve benzersiz bir yapıya sahip. Bu nedenle alanın mutlaka korunması ve sit alanı olarak ilan edilmesi, kültürel miras açısından büyük önem taşımaktadır. Arkeolojik çalışmaların başlatılması ve antik kentin turizm bölgesi olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.