Günay DEMİRBAĞ
JW Marriott Istanbul Bosphorus Genel Müdürü C. Ediz Tuncer, Türkiye’nin turizm potansiyelini uluslararası alanda tanıtma hedefinde olduklarını ifade ediyor. Lükse odaklanmanın ötesinde, otelin bulunduğu bölgenin kültürel mirasını da yansıttıklarını vurguluyor. 200 yıllık tarihi bir yapıda hizmet veren otel, sürdürülebilir turizm anlayışıyla Karaköy’ün sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunuyor. Tuncer, bu konudaki çalışmaları hakkında bilgi veriyor.
Otelcilik sektörüne olan ilginiz nasıl gelişti ve kariyer yolculuğunuz nasıl şekillendi?
1972 yılında Ankara’da dünyaya geldim. Lise eğitimimin ardından Marmara Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümüne geçtim. Dinamik yapısı ve insan ilişkileri dolayısıyla otelcilik sektörü her zaman ilgimi çekti. İstanbul’a taşındıktan sonra, sektörde birçok önemli kişiyle tanıştım. Bu deneyimler, hem profesyonel hem de kişisel açıdan geniş bir çevre edinmemi sağladı. Şu anda iş ve sosyal hayatımda birçok ünlü sanatçı, müzisyen ve politikacıyla etkileşim içerisindeyim.
Kültürel dokuya önem vererek ön plana çıkıyorlar
JW Marriott Istanbul Bosphorus’un bulunduğu Karaköy bölgesi ve otelin tarihi dokusunu anlatır mısınız?
Otelimizde çalışan herkes, Türkiye’nin tanıtımında gönüllü birer elçi olarak yer alıyor. Turizm sektöründeki rekabet ortamında misafir memnuniyeti, gastronomik yenilikler ve teknolojik gelişmeler son derece önemli. Biz, yalnızca hizmet kalitesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgenin kültürel zenginliğini de misafirlere hissettirmeye çalışıyoruz. Türk turizminin dünya çapında önemli bir yeri var ve bu alanda katkımız göz ardı edilemez. Bu katkının devamlılığı için mükemmeliyet hedeflenmelidir.
Bölgenin kalkınmasına katkı sunuyoruz
Karaköy İstanbul’un en turistik yerlerinden biri. Buraya nasıl bir katkı sağlıyorsunuz?
Nitelikli turizm, bulunduğu bölgeye yalnızca ekonomik değil, sosyal ve kültürel anlamda da katkı sağlar. JW Marriott Istanbul Bosphorus olarak, Karaköy’ün tarihi yapısına uygun bir şekilde modern ve lüks bir konaklama deneyimi sunuyor, aynı zamanda bölgenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunuyoruz. 200 yıllık tarihi binamız, kültürel bir değer taşıyıp uluslararası standartları bölgeye getiriyor.
Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor ve bu konuda hangi adımlar atıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk, Marriott International’ın temel ilkelerinden biridir. JW Marriott Istanbul Bosphorus olarak, çevrenin korunması amacıyla plastik kullanımını azaltma, enerji verimliliğini artırma ve atık yönetimi ile ilgili gelişmiş uygulamalara yöneliyoruz. Ayrıca, menülerimizde sürdürülebilirliğe uygun ürünler sunarak, çevreye ve topluma olan sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz.
18. yüzyıla ait parçalar otel girişinde sergileniyor
Otelinizdeki sanat eserlerinin kültürel bir değeri var mı?
Otelimizin lobisinde sergilenen eserler, dünyaca ünlü Şeyh Faisal Bin Qassim Al-Thani Halı Müzesi’nde bulunan 18. yüzyıla ait parçalar. Bu eserler, otelimizin kültürel zenginliğini artırmakla kalmıyor; misafirlerimize tarih ve sanatla iç içe bir deneyim sunuyor. Bu çalışmalar, otelimizin prestijini yükseltirken, misafirlerimize de eşsiz bir atmosfer sağlıyor.
Dijital pazarlama, turizm ve otelcilik sektöründe ne gibi bir rol oynuyor? Bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?
Dijital pazarlamanın önemi gün geçtikçe artıyor. Sosyal medya ajansımız sayesinde otelimizin her yönünü bu platformlarda en iyi biçimde tanıtıyoruz. Misafirlerimiz, Instagram ve WhatsApp gibi uygulamalar aracılığıyla rezervasyonlarını kolayca gerçekleştirebiliyor. Kendi tercihlerimde de sosyal medyanın etkisini dikkate alarak kararlar alıyorum.
JW Marriott Bosphorus’un lüks konaklama anlayışı nasıldır?
Lüks anlayışımız, misafirlerimizin her anını özel kılma hedefi üzerine kuruludur. Rezervasyondan itibaren tüm süreç boyunca misafirlerimize kişiselleştirilmiş çözümler sunarak, hem konforlu hem de unutulmaz bir deneyim meydana getiriyoruz. Misafirlerimize sadece lüks bir konaklama sunmakla kalmayıp, onları şaşırtan ve memnun eden detaylarla dolu bir hizmet sağlıyoruz.