Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, Zafer Partisi’nin başkanı Ümit Özdağ ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. İki parti lideri, CHP belediyelerine yönelik gerçekleştirilmesi planlanan operasyonlar hakkında kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Görüşme sonrası her iki lider de basın açıklamalarında bulundu.
Özgür Özel’in değerlendirmelerinden ana başlıklar şu şekilde:
‘Başarılı belediye başkanlarının işlerindeki başarıdan rahatsızlık duyuyorsunuz. Ne zaman kaçacaksa, bırakalım Muhittin Böcek ve Zeydan Karalar kaçsın. En sonunda en çok korktuğunuz isim olan Ekrem İmamoğlu da gitsin. Neden bu tutuklama yapıldı, bunu biliyoruz. Bu nedenledir ki bu tutuklama, Cumhuriyet Halk Partisi’ne zarar vermektedir. Bu bir düşman hukuku uygulamasıdır. Artık onlar esir durumdadırlar.
Cumhuriyet Halk Partisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisi olarak iktidara karşı yapılan bu darbe girişiminde esir düştü. Gün geldiğinde, esirlerimizi geri alacağız.’
Ümit Özdağ: AK Parti belediyelerinde yolsuzluk olmadı mı?
Görüşmenin ardından açıklama yapan Ümit Özdağ, konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Zafer Partisi olarak düşman ceza hukuku uygulamalarının milli birliğimiz üzerinde ağır zarar oluşturduğuna inanıyor ve bu durumu sürekli olarak dile getiriyoruz. Dava dosyalarını tam olarak bilmiyoruz; fakat sadece CHP belediyelerinde yolsuzluk yapıldığı yönündeki iddialar, hayatın doğal akışına terstir.
Bir tek AK Parti belediyesinde yolsuzluk olmamış mı? Buradan hareketle, bu operasyonların siyasi bir amaç güttüğünü ve Anayasa’nın 10. maddesinin askıya alındığı bir ortamda gerçekleştirildiğini ifade etmekteyiz. Sayın Özgür Özel ve değerli çalışma arkadaşlarına düşman ceza hukukuna karşı duruşumuzu ve Anayasa’nın 10. maddesinin yeniden yürürlüğe girmesine dair taleplerimizi ilettik ve bu noktada desteğimizi sürdüreceğiz.
Çünkü Türkiye’de iki farklı hukuk uygulanamaz. İktidara farklı, muhalefete farklı hukuk anlayışı kabul edilemez. Biz hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz.’
Görüşmelerin ardından Özgür Özel gündeme dair yorumlarda bulundu:
Yaşanan olumsuzlukların boyutu şöyledir: Türkiye, 25 milyon turist ağırlayabilen en önemli turizm merkezlerinden birine sahip. Tam yaz mevsiminin başlangıcında ve Cumhuriyet tarihi boyunca Antalya, iki kez art arda kazanılamamış bir şehirdir. Son yıl verilerine göre, 2 milyon kişilik bir bütçe ile, 25 milyon kişiye hizmet sağlamanın beklenmesi oldukça zordur. Söz konusu durum, hangi belediye başkanının olursa olsun bir sonraki döneme memnuniyet taşıyamadığını göstermektedir.
Bu tür bir istisna, yalnızca Muhittin Böcek içindir. Beş yıl boyunca görev yapmıştır. Hem turizmciler, hem de halk memnundur. Yüzde 50 oy oranıyla yeniden seçilen bu başarı, gerçekten dikkate değer bir durumdur. Ancak Temmuz başında, sezonun ortasında bir tutuklu yargılama sürecine girmek büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Yurtdışına çıkış yasağı gibi basit tedbirler alınabilirdi. Bir imza ile uygulanabilecek durumlardır. Zaten kaçacak olsa, bunu daha önce yapmış olurdu. Muhittin Böcek’in Antalya’yı terk etmesi mümkün değildir. Bu nedenle başarılı belediye başkanlarının başarılarından rahatsızlık duyulması anlaşılır bir durum değildir. O yüzden bu tutuklama, elbette Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelik bir kötülük ve sadece CHP’nin başarıları üzerinden bir ceza uygulamasıdır.
Ayrıca Antalya’ya ve Antalyalı turizmciler ile esnaflara bir kötülük daha yapılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, iki kez art arda seçim kazanmış bir şehirde cezalarla muhatap olmaktadır. Bu durum, Türkiye’ye de büyük bir zarar vermektedir.
Alın bakalım Abdurrahman’ı da
Şimdi Zeydan Karalar ile Abdurrahman Tutdere’nin durumlarını göreceğiz. Abdurrahman’ı Adıyamanlı anneler adaylaştırdı. Bir milletvekili bulunuyor şehirde, eğer onu belediye başkanı yaparsa milletvekilsiz kalma ihtimali söz konusu. Aday gösterildiğinde, bu şehir Abdurrahman Tutdere’yi almak için kararlı bir tutum sergilemiştir.
Adaylık süreci esnasında, ‘Anket yaptırma, Abdurrahman’ı aday gösterirsen bu şehir kararını vermiştir’ dediler. Abdurrahman Tutdere, aramızda bir mizah unsuru haline geldi. ‘Merhaba’ dediğinde, Adıyaman’a bir şey istemek anlamına gelmektedir.
‘Merhaba’ dendiğinde, Adıyaman’a bir park, bir burs, bir araç istemek demektir. Belediye başkanlarımız, yöneticilerimiz Abdurrahman’la karşılaşmaktan korkar hale geldi. O yüzden alın bakalım Abdurrahman’ı da içeriye atın, görelim.
Adıyaman’da bir sokakta dolaşın bakalım. AK Partililer diyebilecek mi ki ‘Biz Abdurrahman’ı içeri aldık’? Çünkü bir müteahhitin iftirasıyla, önceki Adıyaman AK Parti Belediyesi döneminde çalışma yapan birisinin iftirasından dolayı. Alın bakalım Abdurrahman’ı da.
‘Bundan sonra AKP anlatacak’
Zeydan Karalar… Adana’da bir efsane. Eğer yanınızda Zeydan Karalar varsa, mitingde çeşitli kesimlerden uzun süreli tezahüratlar duyuluyor. Bu tür bir sevgiyi kim organize edebilir? Bu sevgiyi para veya benzeri unsurlarla sağlamak mümkün değildir, bu durum hizmetle, insanlıkla ve halkın içinde olmakla elde edilen bir durumdur. Bunu vasıflandırmak zor, fakat kendileri ve aileleri ile ilgili olarak üzgünüm. Onlar çok değerli insanlar ama bu süreç içinde iktidar partisi için belki de hayırlı bir gelişme olacaktır.
Antalyalı turizmciye, Adıyaman’daki yas tutan teyzeye, Abdurrahman’ın öncülük ettiği yoksul, kimsesiz çocuklara Zeydan Karalar’ın yokluğunu anlatmalarını sağlayacak bir durum var. Önümüzdeki süreçte, bunları AKP anlatmak zorunda kalacak.
Günü gelince esirlerimizi geri alacağız
Bu kadar masum insanları, Sayın Genel Başkanın ifade ettiği üzere, bir düşman hukuku içerisinde toplayanlarla karşı karşıyayız. İstanbul’da delil bulamayanlar, Antalya ve Manavgat’ta bazı görüntülerle suçlamalarda bulunmaktadır. AK Partililer, daha önceden tepkilerini göstermemişken, ben tepki gösterdim. Soruşturma başlattım. Ancak hiçbir yerde delil bulamıyoruz. Eğer burada bir kumpas varsa, o da kanıtlanmalıdır. Bu konuda, bir delil çıkarsa hukukun ne denli saygılı olacağımızı herkes görecektir.
İstanbul’da bugün tam 109’uncu gün. Bir delikli para bile bulup atmalarını bekliyorum. Arkadaşlarımıza üzülmekle birlikte, mesele bir düşman hukukudur. Onlar artık esir durumunda. Cumhuriyet Halk Partisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasal mirasına karşı yapılan darbe girişiminde esir düştüler. Gün geldiğinde, bu esirleri geri alacağız. Ne yapalım?
Kaynak: Gazete Oksijen