Loading...
tr usd
USD
0.22%
Amerikan Doları
40,17 TRY
tr euro
EURO
-0.06%
Euro
47,00 TRY
tr chf
CHF
0.18%
İsviçre Frangı
50,40 TRY
tr jpy
JPY
0%
Japon Yeni
0,00 TRY
tr rub
RUB
-4.46%
Rus Rublesi
0,52 TRY
tr cny
CNY
0.37%
Çin Yuanı
5,60 TRY
tr gbp
GBP
0.16%
İngiliz Sterlini
54,51 TRY
tr eur-usd
EURO/USD
-0.18%
Euro Amerikan Doları
1,17 TRY
bist-100
BIST
0%
Bist 100
10.331,31 TRY
gau
GR. ALTIN
0.74%
Gram Altın
4.315,55 TRY
tr btc
BTC
2.12%
Bitcoin
4.717.909,13 TRY
tr eth
ETH
2.23%
Ethereum
120.217,46 TRY
tr bch
BCH
1.31%
Bitcoin Cash
20.923,99 TRY
tr xrp
XRP
1.92%
Ripple
103,43 TRY
tr ltc
LTC
1.29%
Litecoin
3.827,90 TRY
tr bnb
BNB
1.12%
Binance Coin
27.631,61 TRY
tr sol
SOL
0.53%
Solana
6.586,78 TRY
tr avax
AVAX
1.87%
Avalanche
840,23 TRY
  1. Haberler
  2. ACENTELER
  3. İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Ekonomi Adaletle Olur!

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Ekonomi Adaletle Olur!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, iktidarın ekonomi ve adalet konularındaki tutumunu eleştirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Çözüm istiyorsan bunları çöz” ifadeleriyle seslendi.

Adaletsizliğin toplumsal huzursuzluğu tetiklediğini vurgulayan Dervişoğlu, böyle bir ortamda ekonomik iyileşmenin mümkün olamayacağını dile getirdi. Dervişoğlu’nun açıklamaları şöyleydi:

“Çünkü ‘Terörsüz Türkiye’ maskesinin altında, yolsuz iktidar ve ortaklarının yoksul Türkiye’si vardır. Bu çevrede iktidar, toplumsal düzeni sarsacak her türlü olumsuzluğa kapı aralarken, gözlerini kapatıyor ya da sorunlar karşısında aldırmaz tavırlar sergiliyorsa; açları daha da çaresiz hale getiriyor, suça teşvik ediyorsa; eğitimli bireyleri cehalet ile sindiriyorsa; kural koyanlar kendi kurallarını dayatıyorsa, hoşgörüyü köreltiyor, tahammülsüzlüğü yüceltiyorsa, burada terörden daha derin bir sorun söz konusudur.

Bu durumu besleyen iktidar ve ortakları bununla ilgili bir utanç taşıyorlar mı? Değişim arzuları var mı? Hayır. Çünkü kendilerine sadece yağmayı değil, bu yağmanın doğal bir hak olduğunu düşünüyorlar. Yağmacılarla aynı çıkar ilişkisi içinde bulunuyorlar. Bu nedenle bu çürümüş düzeni değiştirmek veya düzeltmek amacıyla hiçbir somut adım atmayacaklar.

Aksi durumda, ’15 bin lira emekli maaşı yetersiz; bunu 100 bin lira yapmayı düşünelim. Yapabiliriz, çünkü Merkez Bankası elimizde, para basabiliriz’ gibi akıl dışı bir öneri sunamazlardı.

Ekonomi dediğin sadece kurlardan ibaret değildir

Türkiye’nin il ve ilçelerini dolaşırken sadece işsizler ve geçim sıkıntısı çeken çalışanların çığlıklarını değil, işverenlerin ve üreticilerin durumunu da gözlemliyoruz. İktidarda kalmak için sayısız formül denemekle yetinenler, üreticilerin sorunlarını çözmek noktasında hiçbir çaba göstermiyorlar. Ekonomi yalnızca döviz kurları, faiz oranları ve tablolarla sınırlı değildir.

Ekonomi, bir ülkenin onurunun sembolüdür. Sofradaki ekmek kadar değerlidir. Ekonomi, işleyen fabrikalar kadar, yaratıcı fikirler ve yeniliklerle de doğrudan bağlantılıdır. Bugün daha iyi bir yaşam arayışında olduğumuz kadar, yarınlarımız için bir umuttur. Sanayicinin azmine, esnafın sabrına, çiftçinin alın terine yapılan her türlü zulmün, hiç kimseye faydası olmayacaktır.

Geçtiğimiz hafta, Türkiye’nin demir-çelik merkezi Karabük’te de benzer bir tablo ile karşılaştık. Üreticiler, ülke ekonomisine daha fazla katkı sunmak için çaba gösterirken, Filyos Limanı ile demiryolu bağlantısının güçlendirilmesini talep ediyor. Bu sayede maliyetlerini düşürmeyi ve istihdamı artırmayı arzuluyorlar.

Ölü yatırımlara harcadığınız yüz milyarlarca dolara karşılık, bir lojistik merkezin hayata geçirilmesini istiyorlar. Zira, 23 yıllık iktidarınız dönemi içerisinde, Batı Karadeniz’de demir-çelik sektörü için serbest bölge oluşturmadınız, liman ve depolama alanları inşa etmediniz. Enerji maliyetleri ise özellikle demir-çelik sektörünü olumsuz yönde etkiliyor; vardiyalar geceleri yapıldığından, çalışma saatleri kısıtlı kalıyor. Üreticiler, bu konuda İş Kanunu’nda bir düzenleme bekliyorlar.

Üreticinin finansman krizini çözün

Türkiye’de tarım, sanayi, lojistik ve turizm alanlarında büyük bir finansman sıkıntısı yaşanıyor. Üreticilerin çekleri bankalarda bloke olmuş durumda ve kredi temin edilemiyor. Kamu bankaları ise talepleri karşılamaktan uzak.

Buradan Türkiye ekonomisinin yöneticilerine, kim olursa olsun, bir çağrıda bulunuyorum; gazeteler aracılığıyla kargaşalarla uğraşmak yerine piyasayı toparlamak adına harekete geçin.

Üreticilerin yaşadığı finansman krizine çözüm bulun. Bu insanlar başarısız olursa; sizi hiçbir uluslararası lider ya da terör örgütü kurtaramaz. Bu durum, milletin elinde kalmanıza yol açar. Ülke olarak biz de bu yıkımın altında kalırız. Gelin artık işinizi yapın. Dünyayı geliştirmek için epeyce iş yaptınız. Ancak bu işlerin bir kısmı yolsuzluk, adaletsizlik ve haksızlıkla anılıyor. Dünya çıkarlarınızı korumak yerine ahiret hesabınızı düşünün.

Ailelerin yüzde 10’u çocuklarına yeni kıyafet alamıyor

İktidar, önümüzdeki on yılı “Aile ve Nüfus 10 Yılı” olarak duyurdu. Nüfus sorunu nedeniyle yaşadıkları sıkıntılar yetmezmiş gibi, şimdi de on yıllık yeni bir aile krizinin sinyallerini veriyor. O halde, yoksulluk sınırında yaşayan her üç çocuktan birinin durumu sorgulanmalıdır. 7 milyondan fazla çocuk, yoksul bir yaşam sürerken okula aç bir şekilde gitmek zorunda kalıyor. TÜİK’in ‘Aile Raporu’na göre, hanelerin yüzde 20’sinden fazlası yoksulluk sınırının altında bulunuyor.

Üç hane halkından biri kötü barınma koşullarında yaşıyor. Çatıları sızıntılı, duvarları küflü; bu ortamda sosyal yardımlarla ayakta kalmaya çalışanların sayısı da neredeyse 15 milyon. ‘Sosyal ve Ekonomik Destek’ kapsamında yardım alan çocuk sayısı son on yılda üç katına çıkmış durumda ve çocukların yüzde 40’ı yoksulluk riski taşımaktadır.

Ailelerin yüzde 10’u, çocuklarına yeni kıyafet satın alamıyor; bırakın eti, balığı veya tavuğu, meyve ve sebze bile temin edemiyor. Türkiye’deki 15 yaş grubundaki öğrencilerin yüzde 20’si, haftada en az bir gün karnını doyurmadan geçirmekte ve her beş çocuktan biri okula aç gitmektedir. İşte Erdoğan ve ekibinin “Yeni Türkiye” masalları ile ülkeyi getirdiği durum budur. Aile Yılı’nda bizlere yaşattıkları da bu şekildedir.

Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtarılmalıdır

Bu düzenin değişmesi ve mevcut gidişatın sona ermesi gerekiyor. Türkiye, başına bela olmuş en büyük felaket olan Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtarılmalıdır. Sesime kulak verin. Terörün asıl hedefi, toplumsal düzenin bozulmasıdır. Bu amaca yönelik her adım, bir tür tehdit olarak değerlendirilmektedir. Bugünkü Türkiye’ye bakıldığında, ailelerin mutfağındaki yangının yanı sıra daha büyük bir tehdit var mı?

Yüz binlerce mutfaktaki et, tencerelerin kaynamaması; bu durumu daha büyük bir güvenlik sorunu haline getiriyor. Ülkemizin için yarının sigortası olan gençlerin umutsuzluk ve işsizlik içerisinde sürüklenmesi, daha ağır bir tehdit olamaz. Bayram yaklaşırken, dedeler ve anneanneler torunlarına harçlık vermek için hesap yaparken, bu durum geleneklerimize büyük bir darbe vuruyor.

Bir millet, dünyanın en yüksek enflasyonu altında eziliyorsa; huzuru bozan bu karışıklıklardan daha büyük bir tehdit olamaz. Asgari ücret artık ortalama bir gelire dönüşmüş ve bu da açlık sınırının altında kalıyorsa, çalışma barışının daha fazla nasıl zarar görebileceğini düşünmek bile zor. Terör, Türkiye’nin istikrarını hedef alıyor ve Türk milletinin huzurunu tehdit ediyor.

Bu yüzden liyakatsizlik de bir terördür, hırsızlık da. Hukuksuzluk, adaletsizlik, yasaklar ve yolsuzluk da birer terör teşkil etmektedir. İktidarın temel görevi, ülkemizi ve milletimizi bu tür tehlikelerden korumak ve durumu düzeltmektir. Bu nedenle, milli menfaatleri değil, şahsi çıkarları önceleyen hesapları reddediyoruz.

Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin yanındasın, kime hizmet ediyorsun?

Sayın Erdoğan aslında diyor ki; ‘Ben tüm önlemleri aldım. Devleti bir şirket gibi yönetiyorum, terör örgütlerini eşitleyerek DEM’i koalisyona ortak yaptım, muhaliflerimi içeri attırdım, sorun yaratanlara karşı soruşturma açtırıyorum, yargıyı kullanarak halkı korkutuyorum. Medyanın tepesinde ise Demokles’in kılıcını sallıyorum. Dolayısıyla, benim yeniden aday olma gibi bir derdim yok.’

Gerçekten de, söylediklerinin ardında bu düşünce yatıyor. Siyaset bir iddia ve sözdür. Ancak, millete devleti ile yaptığı toplumsal sözleşme olarak ifade edilen Anayasa’nın varlığını unutmamak gerekiyor. Bu noktada yeniden hatırlatmak isterim; o sözleşmeye göre, Recep Tayyip Erdoğan’ın bir daha aday olması mümkün değildir. Onun dışında çiğneyeceği her yol yasadışıdır, gayri meşrudur.

Kaynak: ANKA

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Ekonomi Adaletle Olur!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Turizm Gündemi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin