Geçtiğimiz ayın başında TRT Arşiv tarafından sosyal medya platformlarında paylaşılan bir video, büyük bir ilgiyle karşılandı. Videoda, Van Turizm ve Folklor Derneği’nin çocukları yerel kıyafetleri içerisinde “Heybeler Bellerde” türküsünü seslendirmekteydi. 1984 yılına ait olan bu video viral hale gelirken, türküyü özlemle ve yetenekle söyleyen küçük kızın kim olduğu araştırılmaya başlandı. Detayları öğrenenler, o küçük kızın günümüzde Van’da müzik öğretmenliği yapan Arzu Zorer Üzan olduğunu keşfettiler. Daha sonra Arzu hanımla yapılan bir söyleşide, türkünün bestecisinin o dönem koronun müzik öğretmeni olan Mehmet Kürşat olduğu öğrenildi .
TRT’nin arşiv paylaşımı sayesinde bir başarı hikâyesi ortaya çıkmış oldu. 40 yıl önce, müzik öğretmeni olan bir bireyin ürettiği eser ve öğrencilerinden oluşturduğu bir koro ile birlikte, bu kıymetli eserleri seslendiren içten bir çocuk vardı. Arzu hanım, muhtemelen aile ve öğretmenlerinden aldığı desteğin ardında, müzik tutkusunu mesleğe çevirmiş ve memleketinde yeni nesillere müzik sevgisini aşılayan bir öğretmen olmuştur.
Oksijen Gazetesi’nde yazmaya başlamadan önceki yazılarımdan biri olan “Barış ve Sinem’in orta direk olma hayali” başlıklı yazımda, 1990’ların ekonomik koşulları altında 1972 ve 1974 doğumlu bir çiftin hayata tutunuşlarını, 1992 ve 1994 doğumlu başka bir çifti ise bugünkü şartlarıyla karşılaştırmıştım. 1990 sonrası doğanların çok daha rekabetçi ortamlarda mücadele etmek zorunda kaldığını verilerle destekleyerek aktarmıştım. Yazımı, gençlerin zorlu şartlarındaki durumlarını öne çıkararak bitirmiştim.
“Gençlerin işi gerçekten zor. İyi eğitim almaları, çok çalışmaları ön şart. Ancak destek görmeden kendi ayaklarının üzerinde bir orta sınıf yaşamı kurabilmeleri için yaşadıkları ülkenin iyi yönetilmesi ve kariyer başlangıçlarının ülkenin iyi dönemine denk gelmesi de şart.”
1984’ten bugüne fırsat eşitliği
Arzu hanımın müzik öğretmeni olma hikâyesini okuduktan sonra, yazımdaki son cümle aklıma geldi. O yazıda gençlerin ekonomik koşulları ele alınıyordu ancak bu sefer “fırsat eşitliği açısından günümüzle 40 yıl öncesini nasıl karşılaştırabiliriz?” sorusu üzerinde durdum.
1984 yılında çekilen videodan sonraki süreci kesin olarak bilemesek de, birkaç varsayım yaparak fırsat eşitliğinin 40 yıl öncesine göre nasıl değiştiğini düşünebiliriz.
Arzu hanımın videonun kaydedildiği 1984 yılında 10-11 yaşları arasında olduğunu varsayarsak, ortaokul ve lise eğitimini toplamda altı yıl sürdürdüğünü ve üniversite sınavlarına 1991-1992 yıllarında girdiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde öğretmen yetiştirme süreci 1982 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üniversitelere devredilmişti. Arzu hanımın da 1992 yılında bir eğitim fakültesine kaydolduğunu ve 1996 yılında mezun olduğunu